بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِلَّا مَنْ خَطِفَ ٱلْخَطْفَةَ فَأَتْبَعَهُۥ شِهَابٌ ثَاقِبٌ ١٠

Meğer ki (içlerinden) bir çalıb çarpan (ı) olsun. Fakat onu da delib geçen bir alev ta'kıyb etmişdir.

– Hasan Basri Çantay

فَٱسْتَفْتِهِمْ أَهُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَم مَّنْ خَلَقْنَآۚ إِنَّا خَلَقْنَٰهُم مِّن طِينٍ لَّازِبٍۭ ١١

Şimdi onlardan haber iste: Yaratılışda kendileri mi daha kuvvetli, yoksa bizim yaratdıklarımız mı? Hakıykat biz onları bir cıvık çamurdan yaratdık.

– Hasan Basri Çantay

بَلْ عَجِبْتَ وَيَسْخَرُونَ ١٢

Belki sen (Habîbim) teaccüb etdin. Onlar da (bu teaccübünden dolayı) eğlenirler,

– Hasan Basri Çantay

وَإِذَا ذُكِّرُواْ لَا يَذْكُرُونَ ١٣

Kendilerine (Kur'an ile) va'z edilince düşünüb de öğüt kabul etmezler,

– Hasan Basri Çantay

وَإِذَا رَأَوْاْ ءَايَةً يَسْتَسْخِرُونَ ١٤

Bir mu'cize gördükleri vakit (onu) eğlenceye tutarlar.

– Hasan Basri Çantay

وَقَالُوٓاْ إِنْ هَٰذَآ إِلَّا سِحْرٌ مُّبِينٌ ١٥

(Nitekim) «Bu, dediler, apaçık bir sihirden başkası değildir».

– Hasan Basri Çantay

أَءِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَبْعُوثُونَ ١٦

«Biz olub de bir toprak ve bir yığın kemik olduğumuz vakit mı, saahiden biz mi mutlakaa diriltilmiş olacağız»?.

– Hasan Basri Çantay

أَوَءَابَآؤُنَا ٱلْأَوَّلُونَ ١٧

«Evvelki atalarımız da mı?»

– Hasan Basri Çantay

قُلْ نَعَمْ وَأَنتُمْ دَٰخِرُونَ ١٨

Sen de ki: «Evet (diriltileceksiniz). Hem siz (hepiniz) hor ve hakıyr olarak».

– Hasan Basri Çantay

فَإِنَّمَا هِىَ زَجْرَةٌ وَٰحِدَةٌ فَإِذَا هُمْ يَنظُرُونَ ١٩

İşte o, ancak birtek sayhadan ibâretdir ki onların birden bire gözleri açılıverecekdir.

– Hasan Basri Çantay

وَقَالُواْ يَٰوَيْلَنَا هَٰذَا يَوْمُ ٱلدِّينِ ٢٠

«Eyvah bize, derler, bu, ceza ve hesâb günüdür».

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu